Son 15 yılda Türk ekonomisinin gösterdiği dikkate değer performans, istikrarlı büyümenin bir kanıtıdır. Sağlam makroekonomik stratejiler, öngörülü mali ve para politikaları ve devam eden yapısal reformlar, Türk ekonomisinde yüksek büyüme oranları ve artan güvene yol açmıştır.
Ekonomik Büyüme: Türkiye’nin ekonomik büyümesi etkileyici olmuş, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na (2016) göre dünya genelinde 13., Avrupa’da ise 5. büyük ekonomi olarak sıralanmıştır. 2017 yılında Türk ekonomisi üçüncü çeyrekte %11,1 büyüme oranıyla dikkate değer bir performans sergilemiş, yılın ilk yarısında ise toplamda %5,1 büyümeyi gerçekleştirmiştir. Bu büyüme, yatırımlar ve ihracat tarafından sürdürülmüş ve toplamın %3,9’u kadarını oluşturmuştur. 2017 yılının ilk üç çeyreğinde ekonomi %7,4 büyüme elde ederek OECD, AB ve G20 ülkeleri arasında ekonomik büyüme lideri konumuna gelmiştir. 2017 yılının genel büyüme oranı tahmini yaklaşık olarak %6,5-7 olup Türkiye’yi OECD ve G20 lideri konumunu korumaktadır.
Dış Ticaret: Türkiye canlı bir ticaret ortamına sahiptir ve 2016 yılında 342 milyar USD’lik bir ticaret hacmi bulunmaktadır. Ülkenin ihracatı 143 milyar USD’ye ulaşırken, ithalat 199 milyar USD seviyesindedir. Özellikle 2005-2016 yılları arasındaki Türk ihracatının ortalama büyüme oranı %6,4 olmuş ve bu küresel ortalamanın (%4,3) üzerine çıkmıştır. 2017 için ihracatın 153,3 milyar USD’ye, 2018 için 170 milyar USD’ye ve 2019 için 193,1 milyar USD’ye ulaşması beklenmektedir. Son tahminlere göre Türkiye’nin ihracatı hedeflenen 153,3 milyar USD’yi aşarak 156 milyar USD seviyesine yükselmiştir.
Doğrudan Yabancı Yatırımlar (FDI): Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımları çekme konusundaki taahhüdü, küresel rekabet endeksinde 71. sıradan 55. sıraya yükselmesiyle görülmektedir. 2003-2016 yılları arasında ülke, bölgesel gerilimlere rağmen 176,6 milyar USD FDI çekmiş olup, 2016’da 12,3 milyar USD FDI çekmiştir. Özellikle 2012’den beri Batı Asya’nın en büyük FDI hedefi olan Türkiye, 2017 yılında 8,29 milyar USD FDI çekerek öne çıkmıştır.
Özelleştirme: Türkiye’nin özelleştirme çabaları, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, ulusal savunma ve altyapı yatırımları gibi sektörlerde devletin rolünü azaltmaya odaklanmıştır. 2004-2015 yılları arasındaki özelleştirme gelirleri toplamda 58 milyar USD olarak gerçekleşmiş ve 1986-2015 yılları arasındaki toplam gelir 66 milyar USD’ye ulaşmıştır. Limanlar, enerji santralleri, tesisler, gayrimenkuller, gemiler ve madenlerin özelleştirilmesi de ülkenin rekabetçi bir piyasa ekonomisine olan taahhüdünü yansıtmaktadır.
Turizm: Türkiye’nin canlı turizm sektörü, dünya genelinde en çok ziyaret edilen 6. turistik destinasyon olarak yer almaktadır ve yılda 30 milyonun üzerinde turist çekmektedir. 2023’e kadar 50 milyon turist gelişi ve 50 milyar USD turizm geliri hedefiyle turizm endüstrisi ekonomiye önemli katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. 2016 yılında 30,9 milyon turist ziyaret etmiş ve ekonomiye 18,7 milyar USD katkı sağlamıştır. 2017 yılında yabancı turist sayısında %29’luk bir artış gözlenmiş, ilk üç çeyrekte 26 milyon turistin ziyaretiyle 15,5 milyar USD gelir elde edilmiştir.
Sağlam ekonomik temeli, stratejik büyüme stratejilerini ve yatırım ile yeniliğe olan taahhüdü ile Türkiye, küresel bir ekonomik oyuncu olarak yolculuğuna devam etmeye hazır durumda olup uluslararası ortaklar ve yatırımcılar için çeşitli fırsatlar sunmaktadır.